BERGAMADAN
  TURİZM
 

İLKLER ŞEHRİ BERGAMA       

                Tarihi ve kültürel turizmin geniş mozayiğini oluşturan Bergama,eski uygarlıkların iç içe yaşadığı ayrıcalıklı bir ilçedir.Sahip olduğu tarihi,kültürel ve doğal değerler her toplum,her kesim ve her yaş grubundan turiste hitab edecek çeşitliliktedir. Bergama,merkez ve çevresinde Arkaikelenistik,Roma,Bizans,Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait önemli ziyaret yerleri vardır.Bunların en önemlileri Akropol,Asklepion,Kızılavlu,Zeus Sunağı (1897 yılında Almanyaya kaçırılmıştır.,Roma Tiyatrosu  (Halk arasında viran kapı olarak biliniyor) ,timülüsler,Hanlar,Hamamlar, Camiler,köprüler ,Türbeler ve çeşmeler bulunmaktadır.Arkeolojik kazıda çıkarılanlar Bergama Müzesinde sergilenmektedir.
             İlçemizin turizm potansiyelinin daha iyi değerlendirilebilmesi için konaklama işletmeleri yanında eğlence ve dinlenme ağırlıklı kollektif mekanlar,park ve yaya yolları yapılmalı,cadde ve sokak ışıklandırmaları çoğaltılmalı,vitrin düzenlemeleri,sağlık ve spor tesisleri kurulmalıdır.Organize tur şeklinde gelen turistlere Bergama için sadece 2-3 saat ayrılmaktadır.Bu kısa süre turistlerin istemlerini ve Bergamalının beklentilerini karşılamaktan uzaktır.

İLÇEMİZİN ÖREN YERLERİ                                                           
1-Akropol(Kale tepesi)                                       
2-Roma şehri (Kızıl Avlu,anfitiyatro)
3-Asklepion
4-Tümülüsler (Şehrin çevresinde 3 antik mezar tümülüs bulunmaktadır.)
5-Bergama Müzesi

SELÇUKLU VE OSMANLI MOTİFLERİNİN ÇARPICI ÖRNEKLERİNİ TAŞIYAN CAMİLER

1-Ulu Cami
2-Kurşunlu Cami
3-Hacı Hekim Cami (Pazar yerindedir)
4-LALELİ cami (asklepion yolu üzerindedir.)
5-Şadırvan Cami

ILICALAR                                                                                                  

1-Kleopatra Güzellik ılıcası
2-Paşa ılıcası
3-Mahmudiye ılıcası
4-Kaynarca Çamur banyosu

Sitemiz içinde, yukarda adı geçen ören yerlerine, ilgili yerlerde değinilmiştir.

BERGMA MÜZESİ

Carl Humman ve Alexander Conze yönetiminde 1878 yılında Bergamada başlayan arkeolojik kazıların sonucunda, 1900-1913 yıllarında Akropolde yapılan kazılar sırasında bugünkü Alman Kazı Evi yanında bir depo müzesi yapılmıştır. Bu depo o dönemde Türkiyedeki iki arkeolojik eser deposundan biridir. I. Dünya Savaşı nedeniyle ara verilen Bergamadaki kazılara 1927 yılında Theodor Wiegand başkanlığında yeniden başlanmıştır. Aynı yıl Akropol kazılarına ek olarak Asklepieionda kazıların başlamasıyla birlikte eserler çoğalmış ve yeni bir müze binasına gereksinim duyulmuştur.

1932 yılında Bergamaya gelen Mareşal Fevzi Çakmak konuyla yakından ilgilenmiş, ziyaretinden sonra yeni bir müze kurulması için emir vermiştir. Türk-Alman işbirliği ile gerçekleştirilmesi planlanan yeni yapı için eski bir mezarlık olan bugünkü yeri uygun görülmüştür. Mimarlar Bruno Meyer ve Harold Hanson tarafından planlanan proje 1932 yılı sonunda bitmiş, İzmir Valisi Kazım Dirikin istemiyle 1933 yılında temel kazma çalışmalarına başlanmıştır. 13 Nisan 1934 tarihinde Bergamaya ziyareti esnasında bir sağlık merkezi olan Asklepieionu da gezen Mustafa Kemal Atatürk, müze binasının yapımının da devam ettiğini görmüştür.

       Yapımı tamamlanan Bergama Müzesi 30 Ekim 1936 tarihinde, İzmir Valisi Fazlı Güleç tarafından ziyarete açılmıştır. Müze binası, geniş ve etrafı galerilerle çevrili enlemesine yerleştirilmiş dikdörtgen bir avlu ile bu avlunun arkasında yine enlemesine yer alan dikdörtgen teşhir salonundan oluşmaktaydı. Avlunun galerileri açık hava müzesi için uygun olduğundan eserler burada sergilenmiştir.1924 yılında Bergama Halk Evi binasında Etnografya ve Arkeoloji Müzesinin faaliyete geçmesiyle birlikte arkeolojik eserler de yeni müze binasına taşınmıştır. Etnografik eserler ise, ek binanın yapımından sonra, 1979 yılında, bugünkü müze binası içine alınmıştır. Yapılan ek bina, avlu ve teşhir salonunun bulunduğu kısmın yanına enlemesine yerleştirilmiş dikdörtgen planda olup girişi avludan salona açılan bir kapı ile sağlanmaktadır. Müzenin boş bırakılmış olan diğer yanı ile arka kısmına da sonradan depo, laboratuvar, fotoğrafhane, arşiv gibi birimler eklenmiştir.

        Müze içinde cilalıtaş,bronz,arkaik, klasik, helenistik,roma ve bizans dönemlerine  ait buluntular sergilenmektedir.muzenin bahçe ve avlusunda ise lahitler, steller, sütün başlıkları, yazıtlar, arşıtrav parçaları, kabartma Ve heykeller görülmektedir.muzede sergilenin tüm bulgular kendine ve dönemine özgü değer taşımasına karşın bizce en önemli olanlan şöyle özetlenebilir:
a) Çevreden derlenmiş ve devşirilmiş buluntular: M.Ö. 2550-2000 yıllarına değgin seramik eşya (eski Tunç Dönemi). Pitane (Çandarlı) çanak çömlekleri (arkaik d
önem). Mirina (Yeni Şakran) heykelleri (M.Ö. II-I yüzyıl). Akropol tunç heykelleri (M.Ö. II-I yy. Genç Hellenistik).
b) Ünlü kişilerin yontuları: Euripidesin portresi (M.Ö. 480-406). Sokratesin portresi
(M.O. 468410). Antistenesin portresi (M.O. 444-368), Xenophoci un portresi (M.O. 430-354) Egeli düşünürler, Vespasianusun başı (M.S. 69-79), Hadrianus yontusu (111-138), Karacallanın başı (211-218) Roma İmparatorları.
c) Turist çeken ilginç yapıtlar:
Nike yontusu : Trayan tapınağı çatı ve saçak süslemesi olarak ele geçmiştir. Nike, şans tanrıçasıdır.
Gülen Çocuk : Aşk ve güzellik tanrıçası Afroditin oğlu Aşk tanrısı Erostur.
Medusa Mozayığı : Mitosa göre Phoros ile Ketonun Gorgon diye anılan üç kızından biri. Akıl ve Hikmet tanrıçası Athena, bu üç kız
kardeşi kıskanmış, saçlarının her telini bir yılana çevirmiş, inanışa göre en ünlüsü Medusa olan bu üç kız kardeşe bakanlar taş kesilirmiş. 

 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol